rss
twitter
facebook

6 Mart 2010 Cumartesi

Orphaned Land'in bomba albümü "Neverending Way of ORwarriOR"

Onlar biz Türkleri, Erkin Korayı, Türk kültürünü, ne kadar çok seviyorsa biz de onları aynı derecede seviyoruz. İsrailli grup Orphaned Land 5 yıl aradan sonra 2010'a bomba gibi bir albümle girdi: Neverending Way of ORwarriOR. Albüm aslında diğer 6 çalışmaya oranla daha progresif bir hal almış. Kobi Fahri (vokal) bunda amaçlarının daha çok dinleyici kitlesine ulaşmak olduğunu belirtti. Evet ayrıyetten daha yumuşak bir albüm olmuş ama yine o Orphaned Land havası aynı halini koruyor. Albümün prodüktörlüğünü daha önce Opeth ve Porcupine Tree ile çalışmış usta kişilik Steven Wilson yapmış bu da aslında tarzın progresif bir hal almasında bir etken bence. En son olarak 2008 yılında Unirock kapsamında izlediğim Oriental Death Metal'in en önemli temsilcisi olan Orphaned Land, son albümleri için ilk klibi albümün ilk şarkısı olan Sapari'ye çekti.
Buyrun işte o klip (Umarım yakın zamanda tekrar aramızda görürüz)

Türksat Map vs. Google Map


Türkiye’nin uydu şirketi önemli bir anlaşmaya imza attı. Bu anlaşma Google Map’i tahtından edecek.
Dünyanın en büyük arama motoru Google ile anlaşması biten Dijital Globe şirketi ile el sıkıştıklarını belirten Türksat’ın direktörü Hayati Taştan, "İddialıyız. Daha kaliteli ve güncel bilgiler vereceğiz." dedi.
Devletin uydu haberleşme şirketi Türksat, dünyanın en büyük arama motoru Google’ın en çok ilgi gören uydu görüntüleme ürünü olan "Google Maps’e", "Türksat Maps" ile rakip oluyor. Kullanıcılar, Google’da olduğu gibi Türksat Maps üzerinden de, yerinden bile kalkmadan, isterse Çin Seddi’ni, isterse Mısır piramitlerini görebilecek.

Türksat, projeyi bu yıl içinde hayata geçirecek ve ticari olmayan görüntüleri, internet üzerinden vatandaşınhizmetine sunacak. Ancak, Türksat’ın "TürksatMaps" hizmeti, Google’a göre daha kaliteli ve güncellenmiş görüntüler içerecek. Şirket bu çerçevede, internet üzerinden daha önce Google’a hizmet veren ‘Dijital Globe’ ile anlaştı. Hannover CeBİT 2010 fuarında, açıklamada bulunan Türksat Coğrafi Bilgi Teknolojileri Direktörü Hayati Taştan, Google’ın verdiği uydu görüntülerinin daha gelişmiş halini internet üzerinden dünyaya sunacaklarını vurguladı. Bu konuda iddialı olduklarını kaydeden Taştan, "Bildiğiniz gibi, Google’ın internet görüntülerini sağlayan, Digital Globe ile anlaşması sona erdi. Biz de Digital Globe ile anlaştık.

Kısa sürede internet üzerinden görüntü hizmeti vermeye başlayacağız." dedi. Taştan, TürksatMaps ile 60 cm çözünürlüklü ve renkli fotoğraf vereceklerini, buna karşın Google’ın 50 cm çözünürlüklü ve görüntüleri siyah beyaz verdiğine dikkat çekerek, arama motorunun ancak 1 metre çözünürlüklü görüntüyü renkli verebildiğini kaydetti.

Hayati Taştan söyle devam etti: "Onlar GoogleMaps API ile ticari hizmetleri sunuyor. Biz de TürksatMaps API ile ticari hizmetleri sunacağız. Google’ın ticari olmayan, internetteki uydu görüntüleri ise çok eski. Bazıları 1-2 yıl önce çekilmiş görüntüler. Bizimki ise çok daha güncel, yeni görüntüler olacak." Öte yandan fuarda çeşitli ülkelerin uydu operatörleriyle yaptıkları anlaşmalarla 3 ayrı gözetleme uydusundan fotoğraf aldıklarını da bildiren Taştan, "Ürünlerimizi ve hizmetlerimizi uluslararası düzeyde tanıtmak, benzer ve aynı alanda hizmet veren firmalarla işbirliği imkânlarını araştırmak. Coğrafi bilgi teknolojileri konusundaki son gelişmeleri özellikle bilgi teknolojileri altyapısı açısından yakından izlemek ve Türkiye’ye aktarmayı amaçlıyoruz." diye konuştu.

2013′ten itibaren Türkiye’nin gözlem uydusu Göktürk-1′in pazarlaması için çalışacakları bilgisini veren Taştan, Türk Hava Kuvvetleri’nin uzaya göndereceği Göktürk uydularına Türksat’ın da ortak olduğunu hatırlattı. Taştan, "Gözlem uydumuz yabancı ülke uydularının görüntülerini kullanıyor. Hedefimiz, Göktürklerle, kendi uydumuzun verilerini kullanmak. Böylece 50 cm çözünürlüklü (50×50 boyutlarındaki bir alanı net gösteren fotoğraf ve görüntü) görüntüleri Göktürk-1′den, daha sonra 2,5 metre çözünürlüklüleri ise Göktürk-2 uydusundan alarak ulusal ve uluslararası düzeyde pazarlamayı hedefliyoruz." şeklinde konuştu.

Kaynak: Hürriyet Teknoloji

Progresif Amca

Abinin tam olarak hangi konuya değinmek istediği ayrıntılarda gizli olabilir fakat o kadar gizli ki bulamıyoruz resmen. Belki de bir NSA çalışanıdır dış mihraplardan, amacı da bizim beynimizi yakıp ülkemizi ele geçirmektir. Bu kadar progresif olmuşsun bari bi müzik grubu falan kursaydın adını da koysaydın sinop tiyatır, çok tutardın vesselam. İşte o görüntüler sayın seyirciler:

Youtube Yasağı Hakkında Afiş Yarışması


MediaCat, genç tasarımcılar için başlattığı Catch-up adlı afiş tasarım yarışmasının üçüncüsü için start verdi. Sonuçları Nisan 2010 sayımızla birlikte verilecek MediaCat Tasarım adlı özel ekimizde yayımlanacak olan bu yarışmanın yeni teması, ‘Youtube yasağına yaratıcı itiraz.’
Bilindiği gibi Türkiye’de Youtube’a erişim, 2008 yılının başından beri yasak. Başka bir deyişle, şu anda Youtube’suz ikinci yılımızı da geride bırakmış durumdayız ve mevcut yasak kalksa bile Youtube’u daha yıllarca kapalı tutmaya yetecek 30 küsur yasak sırada bekliyor.
Bu yasak her şeyden önce işlevsiz ve anlamsız bir yasak. İsteyen herkes küçük bir işlem yaparak Youtube’a kolaylıkla erişebiliyor çünkü. Yarattığı ekonomik kayıp, ülke imajına verdiği zarar (Türkiye mizahi dünya haritalarına ‘Noyoutubeland’ diye konuyor), ülkenin internet trafiğinin önemli bir kısmının dolaylı yollar üzerinden gerçekleşmesi sonucu doğan enformasyon güvenliği açıkları işin cabası.

Genç tasarımcılar tarafından hazırlanacak afişlerde, Youtube yasağının bu anlamsızlığının ve zarar vericiliğinin vurgulanması gerekiyor.

Afişlerin en geç 18 Mart 2010 Perşembe gününe kadar MediaCat’ten Aşkın Baysal’a (askinbaysal@kapital.com.tr) ulaştırılmasını rica ediyoruz.

Gönderilen afişler değerlendirildikten sonra ilk 5’te yer alan afişler MediaCat Tasarım dergisinde yayımlanacak ve tasarımcılarına reklam, yaratıcılık ve tasarım konulu MediaCat kitapları armağan edilecek. ( Kaynak: İletisimciyiz)

Ben İçeri Düştüğümden Beri

Kelimeler kifayetsiz kaldığı bir şiir. Nazım Hikmet'in şiirlerinde gelinebilecek son nokta. Olabilecek en iyi güzellikte bir şiir. Okurken hissedilen duygular ve Genco Erkal'dan dinlerken hissedilen duygular tarif edilemez nitelikte. Ne desem ne söylesem bilemiyorum ama dinlemek, sürekli dinlemek istiyorum.

Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
Ona sorarsanız: ’Lafı bile edilemez, mikroskopik bi zaman...’
Bana sorarsanız: ‘On senesi ömrümün...’
Bir kurşun kallemim vardı, ben içeri düştüğüm sene
Bir haftada yaza yaza tükeniverdi
Ona sorarsanız: ’Bütün bi hayat...’
Bana sorarsanız: ‘Adam sende bi hafta...’
Katillikten yatan Osman; ben içeri düştüğümden beri
Yedibuçuğu doldurup çıktı.
Dolaştı dışarda bi vakit,
Sonra kaçakçılıktan tekrar düştü içeri, altı ayı doldurup çıktı tekrar.
Dün mektubu geldi; evlenmiş, bi çocuğu olacakmış baharda...

Şimdi on yaşına bastı, ben içeri düştüğüm sene ana rahmine düşen çocuklar.
Ve o yılın titrek, uzun bacaklı tayları,
Rahat, geniş sağrılı birer kısrak oldu çoktan.
Fakat zeytin fidanları hala fidan, hala çocuktur.

Yeni meydanlar açılmış uzaktaki şehrimde, ben içeri düştüğümden beri...
Ve bizim hane halkı, bilmediğim bir sokakta, görmediğim bi evde oturuyor

Pamuk gibiydi bembeyazdı ekmek, ben içeri düştüğüm sene
Sonra vesikaya bindi
Bizim burda, içerde
Birbirini vurdu millet, yumruk kadar simsiyah bi tayin için
Şimdi serbestledi yine, fakat esmer ve tatsız

Ben içeri düştüğüm sene, ikincisi başlamamıştı henüz
Daşov kampında fırınlar yakılmamış, atom bombası atılmamıştı Hiroşimaya
Boğazlanan bir çocuğun kanı gibi aktı zaman
Sonra kapandı resmen o fasıl, şimdi üçünden bahsediyor amerikan doları
Fakat gün ışığı her şeye rağmen, ben içeri düştüğümden beri
Ve karanlığın kenarından, onlar ağır ellerini kaldırımlara basıp doğruldular yarı yarıya

Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
Ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine
‘Onlar ki; toprakta karınca, su da balık, havada kuş kadar çokturlar.
Korkak, cesur, cahil ve çocukturlar,
Ve kahreden yaratan ki onlardır,
Şarkılarda yalnız onların maceraları vardır’

Ve gayrısı
Mesela, benim on sene yatmam
Laf’ı güzaf...

.

Nazım Hikmet Ran

.

Bob Dylan Geliyor Mu!


Mete Sohtaoğlu'nun twitterında gördüm ki kendisi Sonisphere'i ilk duyuranlardan biridir ve tabiki daha bir sürü şey. İnanırım o yüzden kendisine. Benim için bir söylenti gibi durmuyor bu haber. Heyecanlı bir haber, çok heyecanlı. Tam tamına 21 sene sonra aynı tarihte gelecek Bob Dylan yine bir 24 Haziran gününde. Aslında Bob Dylan'ın Türkiye ile olan bağlantısı bir gariptir. Çünkü yazmış olduğu Kronikler'de büyükanne ve büyükbabasının Kars Kağızman doğumlu olduğunu anlatan Bob Dylan'ın ataları İstanbul'dan Kars'a göçmüşler. Hal böyle olunca ve biz sabırsızlıkla beklerken gelin bir şarkısını dinleyek.

Ayrıyetten, 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul, herhalde bu sene Avrupa Konser Başkenti de olabilir. Zira Sonisphere, U2, Cranberries, Eric Clapton... derken daha sayamadığım ne konserler. Artık her şey için umutluyum. Ah bir de Iron Maiden gelse demeden edemiyorum. Biliyorum o da gelicek.

Edit:31 Mayıs'a çekildi konser ve aynı zamanda kesinleşti laheyya!

Sabhankra 27 Mart'ta Dorock Barda


Geçtiğimiz aylarda "Our Kingdom Shall Arise" albümü çıkaran ve şu sıralar plak şirketi arayışına girmiş olan, Türk folk death/black metalinin en iyi temsilcilerinden biri olan Sabhankra 27 Mart 2010'da Hanbanger's Day kapsamında Dorock Bar'da sahne alacak. İlgililere duyrulur, ben gidiyorum var mı gelen!

Grubun Myspace Adresi : http://www.myspace.com/sabhankra

\m/

Magnum'un Yeni Yüzü "Del Toro"


Daha önceki reklam filmlerinde Eva Mendes, Elizabeth Hurley, Eva Longoria ve Josh Holloway gibi dünyaca ünlü yıldızlarla çalışanMagnum 2010 yılı için yeni yüzünü "Benicio Del Toro" olarak seçmiş.Benicio Del Toro'yu son filmi "The Wolfman" olmak üzere Che, Snatch, 21 Grams, Sincity" gibi kaliteli filmlerden tanıyoruz.


Benicio Del Toro hakkında:

19 Şubat 1967'de Porto Riko'da dünyaya geldi. İlk sinema deneyimini 1988 yılında çekilen "Big Top Pee-wee" filminde yaşadı. Soyadı İspanyolcada "boğalardan" anlamına geliyor. Johnny Depp ile yakın arkadaş ve bugüne kadar Alicia Silverstone, Sara Foster, Heather Graham, Scarlett Johansson ve Charlize Theron gibi ünlü kadınlarla birlikte oldu.

Eurovision'da Manga Faciası

Eurovision 2010'a az zaman kala ülkemizin temsilcisi olan Manga da katılıcakları şarkıyı ahaliye duyurdu. "We Could Be The Same". Duyurmaz olaydı da bu şarkıyı dinlemeye maruz kalmasaydım. Tam bir fiyasko şarkıyla karşımıza çıktılar ve her zaman yapılan "Biz Türküz neden araya bir dokuz sekizlik ritm sokmuyoruz" olayından bahsetmiyorum bile. Zaten dünün grubunu sokarsan böyle bir işe, iyi bir şey beklemek aşırı aç gözlülük olur ki Mtv'den o ödülü nasıl aldılar anlamış değilim. Neyse efendim, bu şarkıya süper şarkı gözüyle bakan insanların tercihidir o da. Kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için işte o şarkı.

Yabancı Dizi Sevenlerin Adresi "ev0.in"

Benim gibi siz de yabancı dizileri sıklıkla takip ediyorsanız ve bütün dizileri tek bir adreste 4-5 alternatif link ile, kalitesine göre bulmak istiyorsanız bu adres tam size göre: Evo.in

Her gün, her saat güncellenen sitenin sağ taraftaki çerçeveden yoldaki dizileri, dizilerin yayınlanacağı günleri görmeniz mümkün. Buyrun, afiyet olsun.

İnönü'de Enönü Almaya Hazırlan! Sonisphere Istanbul!!!!!


Yalandır o, yok abi olmaz, hadi canım, nerdeee bizde öyle festival gibi cümleleri benim gibi siz de duymuşsunuzdur. Çünkü ilk defa bu kadar büyük çaplı bir konser organizasyonun adında Türkiye cümlesi geçiyordu. Bekledim, usanmadan o umudumu korudum. Bir haber gelicekti ve o haber dün yani 5 Mart 2010 günü sabahı 08:00 a.m. sularında geldi. Sevinçten gözlerim doldu, içimi kapladı. Evet gerçek oldu. Geliyorlardı. Kimler mi?

Hemde hepsi birden 3 gün boyunca. Aman Tanrım. Zaten Lamb of God'ın 17 Mayıs 2010 konseri beni kalpten götürücekken bunun da tuz biber olması beni nerden götürür bilemiyorum ama Her yerinden öpüyorum Rüştü.
Festivalle ilgili her tür bilgiyi http://tr.sonispherefestivals.com/
adresinden alabilirsiniz.
25-26-27 Haziran 2010' da İnönü Stadında Enönü Almak var. Hell Yeaahh!
\m/

İstanbul Reklam Dehası Chuck Porter'la Buluşuyor!

Advertising Age dergisinin "Son 10 Yılın Ajansı" seçtiği Crispin Porter+Bogusky'nin ilk kreatif direktörü, şimdiki ajans başkanı Chuck Porter İstanbul'da. İnternet sonrası reklamcılığın en ünlü ajansı İstanbul'un reklam ve pazarlama profesyonelleriyle ilk defa buluşuyor.

CP+B ajans kurucusu ve başkanı Chuck Porter 11 Mart tarihinde Virutic'in misafiri olarak İstanbul'a geliyor.

Chuck Porter kimdir?

Bugün Crispin Porter + Bogusky olarak bilinen ajansa 1987 yılında kreatif direktör olarak katılan Chuck Porter, yıllar içinde ajansı 10 kattan fazla büyüttü. 2008 yılında INC Magazine tarafından en beğenilen girişimci listesine seçildi. 500 milyon dolardan yüksek bütçeyi yöneten ajansın 1000'e yakın çalısanı bulunmakta. Ajansa ruh üfleyen başkan olarak bilinen Porter, ajansın büyümesinden sorumlu.

Twitter'dan Para Kazanmak

İşte internet böyle bir şey. Kendi dükkanın gibi arkadaş. Birden bir yerlerden para kazanman her daim mümkün. Tabi uğraşman lazım, ilgilenmen lazım, başında durman lazım. Zaten bunları yapıyorsan hemen biraz da para kazanmaya hevesliysen ki kim değil allasen bu devirde ( gülüşmeler kahkahalar). İşte mesela son zamanlarda ülkemizde fena çıkış yapan Twitter için de bir para kapısı açılmış.

1. yol şudur ki: Twittad
Üye oldunuz, aktivasyonunuzu yaptınız, sonra “place profile” seçeneğinden sayfanızın kaç para değeri olduğunu öğreninve teklifinizi verin. teklifleri 1 haftadan az, 3 aydan çok olmayacak şekilde vermeniz gerekiyor ve bir reklam veren teklifinizi kabul ettiği andan itibaren gelsin paralarrrr.
Bir ihtimal daha var: beamagpie
Burda ise bemagpie'ye sizin profilinize ulaşması için izin veriyosunuz. o, siz çevrimdışı iken bile girip reklamını yayınlıyor. bundan sizin kârınız ne? parrraaa!


Poster Meraklıları İçin "Posteradam.com"

www.posteradam.com poster meraklıları için hizmet veren bir site. Koleksiyonlar, sanat dalları, eğlence gibi kategorilerde birçok posterin bulunduğu sitede ayrıyetten ünlü ressamların koleksiyonlarından eserler de bulabiliryosunuz. Aynı zamanda çerçeve hizmeti de veren sitede fiyatlar da gayet uygun göründü gözüme. Alışveriş yapası geliyor insanın hemen. Girin, gezin, tozun.


Resimle İlgilenenler İçin "Artht.ru"

www.arthit.ru Rusya menşeili bu site, resim sanatına ilgisi olanlar için güzel bir alternatif. Resmin her dalından kategorilere ayrılmış bir şekilde yararlanarak istediğiniz ya da beğendiğiniz resmi, satın almak veyahut bilgisayarınıza kaydetmek suretiyle bilgisayarınıza kaydedebilirsiniz.


5 Mart 2010 Cuma

Yahudi Reggaeci "Matisyahu"


Şimdi başlıkta neden yahudi diye belirttim çünkü, Matisyahu kendisinin öyle olduğunu her şekilde gözler önüne seren bir reggaeci. Kıyafeti, şarkı sözleri, bazı şarkıları ibranice okuması da bunu destekler nitelikte olduğu için ben de aynı şekilde belirtmek istedim durumunu.

Hatta 2006 yılının Milliyet Sanat Dergisi ropörtajında da bunu şu şekilde dile getirmiştir kendisi:
"Toplum içine ilk kez bu kılıkla karışmak mükemmel bir duyguydu. ilk kez, işte kendi kıyafetlerimi giyiniyorum dedim. ilk kez, doğru olan bir şeyi sunuyordum sanki. iki gün sonra traş olmayı da bıraktım. her şey tamamlandığında ve dışarı çıktığımda, insanlardan negatif enerjiler alma zamanı da gelmişti. o gün yanımdan geçen insanlara baktığımda anti-semitist olduklarını görebiliyordum. ve içimden; "sen yahudi olanları sevmemelisin. çünkü görüldüğü gibi ben bir yahudiyim" diye geçirdim. şu anda insanlardan neden saygı gördüğüme gelince, çünkü kendim olduğumu görüyorlar. kendime ait olanla olduğumu. hip hoptaki gibi "sen. sen ol.". olmadığım bir şey olmaya çalışmıyorum. kaybolmamış, asimile olmamış biriyim. çoğu zaman insanların esasen buna saygı duyduklarını düşünüyorum."

Efendim Matisyahu reggae sevenler için güzel bir alternatif niteliğinde. Aynı zamanda çok iyi de bir beat boxçı kendisi. Kendisini Bob Marley'in Running Away coverı ile tanıma fırsatına eriştiğimde çok hoşuma gitmişti ve albümlerini dinlediğimde de aynı hislerle yoluma devam ettim. Ama özellikle tavsiye etmem gerekirse 2009 albümü olan "Light"ı tavsiye ederim. Aşağıda o muhteşem Bob Marley coverını dinleyebilirsiniz.

Karşıt Hayat-No More

Bir zamanlar sessiz sedasız, düşük bütçelerle çekilen bir film: Karşı Hayat
Konusu:
Hayal kırıklıkları içindeki üç adam; Kör, Şair ve Yabancı, birbirlerinden habersiz yaşadıkları yılları göz açıp kapayıncaya kadar bitirmiş ama yine de hayata adapte olamamışlardır. Artık bulundukları zaman diliminde kendilerine kabul ettirebildikleri gerçeklikleriyle yaşamaktadırlar ama çevrelerindekiler onlara hala alışamamıştır. Bir gün ailelerinin dırdırından kurtulmak için bir iş görüşmesine giden adamlar, orada tanışıp beraber yaşamaya karar verirler. Boş bir evde, maddi şeylere ihtiyaç duymadan yaşayan adamlar için zaman, evin içinde bir sürüngen gibi ilerlemektedir. Bir gün evin balkonunda buldukları eski bir kitabın sırıını araştırmak için evden çıktıklarında ise evde sürüngen gibi geçen zamanın dışarıya aynı şekilde davranmadığını görürler; tıpkı yüzyıllar önce Yedi Uyurlar'ın başına gelen gibi. Değişen yeni dünyada, kitabın sırrının peşinde kendi gerçekliklerini sorgulayacaklar ve sonu gelmez bir yolculuğa çıkacaklardır.

Oyuncular: Murat Toktaş - Mert Okter - Mustafa Payat
Set & Işık: Kemal Bay - Eren Gürses
Boom: Ramazan Yıldız
Ses Tasarımı & Mix: Kerem Çakıroğlu
Müzik: Max Richter
Kurgu: Bilal Bay - Engin Behlül - İsmail Yılmaztekin
Senaryo: Ali Fuat Seğmen - Engin Behlül - Bilal Bay
Yapım Sorumlusu: İsmail Yılmaztekin
Yönetmen: Bilal Bay - Engin Behlül
Web sitesi: http://www.karsihayatfilm.com

Karşı Hayat - No More - Fragman from Bilal Bay on Vimeo.


4 Mart 2010 Perşembe

Kutsal Kitabın Yolunda Giden Grup "Amaseffer"

Ortadoğudan gelen Oriental Progressive Power Metal sesleri sizi büyüleyebilir. 2004 yılında kurulan "Amaseffer" İsrail'in nadide metal gruplarından biri. 2008 yılında çıkardıkları "Slaves for Life" çok başarılı biraz hüzünlü tonlar ve Yahudi inancının öğeleriyle birleşmiş. Amaseffer ibranicede "kutsal kitabın yolunda giden" anlamına geliyormuş ki bunu belirttiğimiz gibi şarkılarında bulmak mümkün. Grupta en çok dikkati çeken bir diğeer şey ise vokal Mats Leven in harika sesi ve yorumu. Özellikle metal severler için kaçırılmaması gereken bir grup.Grubun resmi internet sitesine www.amaseffer.com adresinden ulaşılabilir.

Albümle aynı ismi taşıyan Slaves for Life şarkısını sizinle paylaşmaktan honor duyarım.

İletişim Sektörü Adına Yararlı Bir Site "İletisimciyiz.com"


İletişim sektörü profesyonelleri, öğrencileri ve akademisyenleri için oluşturulan bir site www.iletisimciyiz.com platformu, yalnızca üyelerinin davetleriyle yeni üye kaydı alan bir kapalı grup. İletişim sektörü adına gayet yararlı bilgiler, iş ilanları ve haberler gibi bir çok başlıkla bir çok hizmet sunan çok yararlı bir site. İletişim sektörünün içinde olanlar veya bu sektöre girmek isteyenler için çok yardımcı olacağını düşünüyorum.

Sinema Sözlüğü


-Sinema sözlüğü nedir?
-Sinema sözlüğü sinema ve dizi manasında yararlanabileceğiniz bir kaynaktır efendim.
-Peki nasıl olacak bu?
-www.sinemasozluk.net adresine gireceksin, üye olacaksın ya da olmayacaksın o senin seçimin ama yaklaşık 10 gönderiden sonra yazar olma durumundan mütevellit üye olmak bile isteyebilirsin.
-Eee, başka?
-Bir de radyomuz var. Gayet çeşitli tarzlarda ve sohbetlerde bir radyo hatta ben de yayın yapıyorum orda. Ona da www.ssradyo.com adresinden ulaşabilirsin.
-Süpermiş!
-Ne sandın.

Farklı Gözle Bakan Adam " Chema Madoz"

Onun fotoğraflarına baktığınızda, "ben neden fotoğraf çekiyorum ki" bir cümle çıkabilir ağzınızdan. Bunu söyleyebilirsiniz ama bırakmayın genede fotoğraf çekmeye devam edin.

Chema Madoz için bir bilmece fotoğrafçısı diyebiliriz hatta dedik bile, aslında sadece ben dedim. Efendim kişisel sitesi için http://www.chemamadoz.com bu adresi ziyaret edebilir, çalışmalarının tamamını görebilirsiniz. Ben artık susayım ve fotoğraflar konuşsun.




Arkadaşlık Üzerine Bir Film "Mary and Max"


Filmi şimdi izledim ve direk yazmak istedim. Şu anda hissettiğim duygu burukluk evet en doğru tanımıyla bu galiba. Bu bile yanlış bir tanım olabilir ama son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden biri oldu Adam Elliot'un hamur animasyonu Mary and Max. Filme başladığınızda düşündüğünüz o renkli anların sürekli devam edeceğini sakın düşünmeyin, çünkü göründüğü kadar renkli değil hatta göründüğünden daha karanlık bir film.

Film, iki mektup arkadaşının hikayesini anlatıyor. İki hiç arkadaşı olmayan Amerikalı Max ve Avustralyalı Mary'nin hikayesi. Başlarda sıcak sıcak tebessümlerle başlayan hikaye Max'in yaşlı ve yorgun yalnızlığı Mary'nin heyecanlı ve çalkantılı yalnızlığı ile sizi derinden yaralıyor. Çünkü bu iki arkadaşı olmayan mektup arkadaşlarının tek arkadaşları birbirleri ve bu sıcak bağ her kötü bir şey olduğunda size bir burukluk olarak yansıyor. Ayrıyetten bu hikayenin aynı zamanda gerçek bir olaydan alındığını öğrendiğinizde duygularınız daha da netleşiyor.

Filmin sonunda yazan cümledeki gibi: "God gave us our relatives; thank god we can choose our friends."(Akrabalarımız tanrıdan gelir,çok şükür arkadaşlarımızı kendimiz seçebiliriz.)


Elsiane


Kanadalı bir down tempo grubu olan Elsiane'nin tek albümleri olan Hybrid gerçekten türü arasında çok başarılı bir albüm. Her bir şarkı birbirinden güzel fakat içlerinde bir tane var ki "Across The Stream" beni gerçekten çok etkiledi. Albümün tamamı için şunu diyebilirim : Dinlerken huzur bulursunuz. Odanızının ışıklarını söndürüp mum yakarsınız, şarap yudumlarsınız belki, belki tütsü belki sigara yakarsınız ya da açıp güzel bir kitapla eşlik edersiniz, uzanıp düşünürsünüz. Bunlardan birini yapmanız muhtemeldir. Ben birini yaptım ordan biliyorum. Bir örneği altta mevcut karar sizlerindir buyrunuz.


3 Mart 2010 Çarşamba

Eskilerden Geliyor "Johnny Got His Gun"


Dalton Trumbo'nun aynı isimli romanından yine Dalton Trumbo'nun yönetmenliğinde çekilen Türkçe'de tam meali "Johnny Askere Gitti" olan bir film. Konusu ise: 1. Dünya Savaşı gazisi Joe savaşta kollarını, bacaklarını, gözlerini, kulaklarını, ağzını ve burnunu kaybetmiştir ve sadece düşünceleri, hisleri ile yaşamaktadır bir hastane odasında. Bu hastane odasından kendiyle hesaplaşmakta, sürekli bir şeyleri sorgulamakta bir yandan çevresindeki doktor ve hemşirelere mors alfabesi ile bir sinyal vermektedir. O sinyalin ne olduğunu sonunda aklı başında bir doktor çözer : S.O.S. Kill Me!

Savaşın sonucunda insanların ne gibi durumlara düşebileceğini bir gazinin kendi ötenazisini istemesinin ne denli rahatsız edici olduğunu gözler önüne seren bu film aynı zamanda bir vatan-millet uğruna savaşan insanların sonunda nasıl kimliksiz kaldığını üzerinde neler, nasıl planlar döndüğünü gözler önüne seriyor.

Ek olarak Metalica'yı biliyorsanız o malum şarkısı One' ı da mutlaka biliyorsunuzdur. İşte o şarkının klibinde de bu filmden kesitler yer almakta. Aslında ben de filmi bu klip sayesinde keşfetmiştim. Neyse efendim sözü uzatmayalım ve diyelim ki izleyin izlettirin bu filmi mutlaka!


Rahatsız Olmaya Hazırlanın "Ex Drummer"


Belçikalı Herman Brusselmans'ın aynı isimli romanından uyarlanan ünlü reklam yönetmeni Koen Mortier tarafından yönetilmiş, 2007 yapımı insanı iliklerine kadar rahatsız eden bir film Ex Drummer.Filmi izlemeden önce kendi hayatlarınızı değersiz sanabilirsiniz ama emin olun öyle değil.

Filmin konusu; 3 tane özürlü arkadaş bir müzik yarışması için kurdukları punk gruba davulcu aramaktadır. Bu arayışları eski bir davulcu ve ünlü bir yazar olan Dries'e götürdükleri teklifin olumlu sonuçlanmasıyla son bulur. Yazarın asıl amacı bu dibe çökmüş insanların dünyasına girmektir ve girdiği bu dünya gerçekten çok kötü bir haldedir. Film boyunca işlenmiş olan yasak ilişkiler, duygusal çöküntüler, anarşist hareketler ve ölüm konuları izleyiciyi filmden bir saniye bile ayırmamakla kalmıyor aynı zamanda rahatsızlık veriyor. Filmin çekimleri çok ilginç. Film başlarken geri sarım görüntülerle karşılaşıyoruz ve Koen karakterinin evinde yer alan çekimler tepe taklak bir şekilde verilmiş. Filmin aklımda kalan en önemli repliği ise :"Kolektif hüzün diye bir şey yoktur, bütün hüzünler bireyseldir." Ayrıca filmin soundtrack albümü dinlemeye değer nitelikte.

Soundtrack Listesi
1.2 Morro Morro Land - Lightning Bolt (3:41)
2.Papa Bear - Madensuyu (6:05)
3.Need You Now - An Pierlé & White Velvet (3:52)
4.Chagrin De La Mer - The Tritones (2:41)
5.Hunted By A Freak - Mogwai (4:15)
6.Mexico Dream Blues - The Experimental Tropic Blues Band (2:29)
7.De Grotste Lul Van't Stad - Flip Kowlier (2:51)
8.Mongoloid - Millionaire (3:21)
9.Grinning Mouths - Isis (8:27)
10.Een Boeket Met Pissebloemen - Arno (3:46)
11.People In Pairs - Augusta National Golf Club (4:53)
12.Time Hangs Heavy On Your Hands - Mel Dune (3:18)
13.Blow - Ghinzu (8:55)
14.Hell From The Underground - Funeral Dress (2:20)
15.Deep Fish - Millionaire (2:01)
16.Moving Ground - Blutch (2:41)



Reklamlar için adresiniz "Ads Of The World"

Birçok farklı ülkeden birçok farklı dalda (outdoor, tv, basın,radyo) yaratıcı işleri kolaylıkla günümüzden geçmişe doğru bulabileceğimiz bir site Ads Of The World. Siteye girdiğinizde kendinizi, başından kalkamayacağınız bir yere adım attı varsayın lütfen, zira zaten bir iki reklam derken bir de bakıyorsunuz ki sayfalarca dolaşmışsınız. Ya işte bunun için arada çıkın bir hava alın gezin dolaşın hep internet hep internet nereye kadar. Evet burdan bu mesajımızı da ilettikten sonra bahsettiğimiz sitemizi : http://adsoftheworld.com/ adresinden kolaylıkla bulabilirsiniz.
İyi eğlentere...

Türk Post-Rock Nadidesi Bir Grup "Oracles Always Lie"


Oracles Always Lie sanılmasın ki bir ecnebi gruptur. Aslında öyle duran bir yapıları yok değil zira ülkemizde bu tür yani post rock manasında çok grup yok, yavaş yavaş yeni yeni isimler duyuyoruz.

Efendim nedir post-rock. Post-rock yeni bir akım olmakla beraber fazla vokal içermeyen, anlatmak istediğini daha çok enstrümental olarak anlatan, dinlenildiğinde düşüncelere dalınan, bazen dinginlik bazen haykırış aşılayan, minimalist öğelerle bezenmiş post modernitenin bir nevi söz öbeği. Yurtiçinden örneklere bakacak olursak şu sıralar Oracles Always Lie dışındaChange of Plans'te çok başarılı bir çizgide icra etmekte bu türü. Yurt dışından örneklere bakacak olursak bir Mono, God Is An Astronaut, Mogwai, The Tritones ilk aklıma gelenlerden olacaktır.

Oracles Always Lie'a geri dönecek olursak bir iki albümden oluşan (2009-When All Guides Dissapear ve 2008-We'll Welcome You Next Time) bir geçmişi var grubun ve her iki çalışmasında da gayet başarılı bir performans gerçekleştirdikleri ortada. Lafı fazla uzatmıyorum efendim dinleyin dinlettirin mutlaka diyorum.

Kendimce en başarılı bulduğum şarkıları olan ve 2008 albümleri olan We'll Welcome You Next'te yer alan şarkıları Remorse for What'ı aşağıdan dinleyebilirsiniz.







Bir Acayip Adam Erik Johanson

Bir aralar nette dolaşıyor idim sonra bir şey çarptı bana birden. İşte o çarpan şey onun fotoğraflarıydı. Kendisi İsveçli bir fotoğrafçı ya da fotoğrafçıdan öte bir sanatçı. Hayal gücü+teknolojik imkanlar+fotoğraf birleşince kendinizi benim bulduğum gibi büyülenmiş buluyorsunuz. 25 yaşında bir delikanlı olmasına rağmen şimdiden reklam dünyasında cımbızla seçilen biri oluvermiş.İlerleyen zaman bize yeni bir Andy Warhol gösterebilir, buna hazır olmak lazım. Merak edenler ve sayfayı yeni açanlar için http://www.alltelleringet.com/ adresinden kendi kişisel sayfasına ulaşılabilir.








Üstte görmüş olduğunuz bu eser vakti zamanında 2007 İskandinav fotoğraf yarışması birincisi olmuştur.


Kadınlar und Erkekler

Kadın ve erkek cinslerinin farklı gezegenlerden olduğu iddiaları meclis gündeminde hala sıcaklığını korumakta. Kimi biri jupiterden diğeri uranüsten derken, bazıları kimi asyadan kimi avrupadan
diye dillendirip kendilerinin nasıl meclise girdikleri hakkında fikir sahibi olmamızı sağlıyorlar. Efendim bu tartışma süregele dursun bir de bu cinslerin karmaşıklığı var ki sormayın gitsin. Mesela erkek düzdür. Ama kadın çetrefillidir usta. Kulağı o başın üstünden tutma denemeleri çoktur, onu ordan alıp buraya koyma x'i öbür tarafa atma durumları mevcut erkek aklının kıvrımları kadar tek yön değildir. Velhasıl kelam bunun üzerine bir fotoğraf çok açıklayıcı bilgileri gözler önüne sere serpe serpico. Ahanda o fotoğraftan satır başları;




Anlamlı Olabilir

Şimdi ben bu fotoğrafı sevgili sezyum.com'dan görmek suretiyle almış bulundum. Ama anlamadığım bir şey var aga BU NE YAHU?




Dondurduk!



Dondurduk ama neyi? Ânı dondurduk. Ne oldu o donunca? Fotoğraf oldu aga. Fotoğraf çok çetrefilli gelir bana çekemem bende yoktur yetenek ama çekenlerin çektiklerine bakmaktan büyük haz alırım, belki çok büyük almayabilirim ama alırım bir şeyler. O yüzden o haz aldıklarımdan sizde haz alın, feyz alın diye buraya onlardan koyacam bakalım kim ne alacak.

Adınız Siz Koyun


Gün geçmiyor ki hayatımızda en ilgincinden şeyler olmasın ya da onları herhangi bir yerde görmeyelim. Gördüğünüz üzere ya da göreceğiniz üzere bu ilginçliklere burda yer verip üzerinde konuşacağız ya da susup kalacağız. Çünkü çok ilginçler aga. Öyle böyle değil.

Hedef Kütle


Reklam, önce susatıp sonra su satma sanatıdır. Evet en adını koyamadığım bir sıfat tabiriyle budur kendisi. Artık onsuz dakikalarımız geçmez olmuştur, neder? Tv açarız reklam, radyo açarız reklam,internet açarız reklam,film açarız reklam,sokağa çıkarız reklam, apartmana gireriz reklam. Lan bi durun ya! Yararlı mı bilinmez ama var aga bu. Durduramazsın.

Ekşın, Motor, Kayıt!


"Sinema, herhangi bir hareketi düzenli aralıklarla parçalara bölerek bunların resimlerini belirleme ve sonra bunları gösterici yardımıyla karanlık bir yerde, bir perde üzerinde yansıtarak hareketi yeniden oluşturma işidir."

Yukardaki tanıma göre aşağıdakilerden hangisi diye başlayan bir soru sormayacağım. Sinemanın teoriksel tanımı oymuş bende başka yerden çaldım. İşte bu yüzden sinema da güzeldir,hoştur,bazen insan hayatından bazen insan rüyasından bir kesittir, bazen bir öngörü, bazen bir hatırlatıcıdır. Çok türü vardır. Tek değildir. O yüzden burda da ondan bahsetmek bence güzel olacak. Peki ya sizce? ha ha

Saygı Duruşu ve Andımız


Evet, müzik. Yanlış duymadınız o çalan müzikti. Müzik ruhun gıdasıydı. Müzik bir yandan yaşama sevinci verirken aynı müzik bir yandan yaşam enerji çalabilir. Bu o müziğin tarzının insan üzerindeki bir tür yansımasıdır. O yüzden insanlar müziğe göre ruh haline bürünürler, bazen de ruh haline göre müzik seçerler. Yolda, kafede, evde, radyoda,televizyonda,metroda,vapurda,otobüste,uçakta,zeplinde...vb. nerde olursanız olun bir mutlaka bir müzik vardır. Ondan kaçamazsınız. Saklanabilirsiniz ama kaçamazsınız. O yüzden gelin bu bölümde müzikten bahsedelim, albümler tanıyalım, yeni şarkılar keşfedelim. Bakalım nasıl olacak.

Bu Blog Neden Kuruldu?


Ne bileyim neden kuruldu. Bir gün oturuyorkene aklıma geldi dedim şöyle bir blog açayım herkes yararlansın, fikir versin, bir sinerji oluşturalım istedim. Zaten işsiz güçsüz boş boş oturuyorken, yapılacak güzel şeylerden birinin bu olduğunu düşündüm. Aslında düşününce diğerleri de güzel ya bi bu değil.