2010 AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ
SOKAK SATICILARI SAHNEDE!
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti için “Başka Bir İstanbul Var!” sloganıyla hayata geçirilen “İSTANPOLİ”nin ilk oyunu KASSAS’ta Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran, İstanbul'un hurdacısı, simitçisi, macuncusu, boyacısı, bayrakçısı, taksitcisi, bozacısı, nohut-pilavcısı, midyecisi, hallaçı, kalaycısı, çiçekçisi, falcısı, ciğercisi, bileycisi ve daha fazlası ile aynı sahnede…
garajistanbul’un, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın desteği ile gerçekleştirdiği İSTANPOLİ, “Başka İstanbul Var!” diyor, çünkü herkesin anlatacağı başka bir İstanbul’u var. KASSAS oyununda İstanbul’un sokak satıcıları kendi İstanbullarını anlatıyor.
Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran [10+] KASSAS’ta önce sokakların geçmişini araştırdı. Gördüler ki sokakta yoğurtçu, sütçü, küfelerde sebze, ibriklerde su satıcıları kalmamış, fakat yerine büyük alışveriş merkezleri, içinde pastörize sütleri, damacana suları, hazır saleplerin satıldığı reyonlar gelmiş. Her şeye rağmen sokakların seyyar geleneğinden vazgeçmediğini gördüler. Sadece tezgâhlardaki ürünler değişmiş.
Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran [10+] İstanbul’un değişen ama hiç silinmeyen bu yüzünü sahneye taşıyor. Bu değişimi sokakta yaşayan insanlarla tarafsız olarak seyircileriyle paylaşıyor. Kendilerinin oyuncu olarak yer aldıkları projede sahneyi İstanbul'un sokak satıcıları ile paylaşıyorlar.
KASSAS çok eski bir kelime, boş inançlarla karışık, abuk sabuk hikayeler anlatan kişi demek.
İslamdan önce Kassas diye adlandırılan adamlar vardır, İstanbul’da kıssahanlar, ozanlar vardır, meddahlar vardır. Bunlar sözlü anlatı geleneğini bugüne taşırlar, kendi bedenlerinde, kendi kültürleriyle, kendi kültürlerinde…
KASSAS,
“Taşı toprağı altın olan İstanbul’un, taşının toprağının seyyar satıcıları bizim bu oyundaki ilham kaynağımız. Dükkanları bedenleri, bedenleri dükkanları olan seyyarlar, hikayelere tanıklık eden, hikayeler anlatan, hayatları sokak olan, yaz demeden, kış demeden çalışan seyyahlar. Ozandır bu insanlar kimi zaman, satacakları mallara hikayeler uydururlar, hikayelerini manilerle, şarkılarla, şiirle anlatırlar. Abuk sabuk hikayeler de anlatırlar zaman zaman, kıssadan hisse de.
Kalaycıdır, bozacıdır, kağıt helvacıdır, pamuk helvacıdır, börekçidir, yoğurtçudur, simitçidir, şerbetçidir, tavukpilavcıdır, bohçacıdır, geçerler.
İstanbul’u bilirler mahalle mahalle, sokak sokak. Sokağa aittirler ve bir kültürü taşırlar sırtlarında, arabalarında, oyun arabalarında. Yüzlerce yıllık geleneği taşırlar, esnaf geleneğini, paranız olsa da olmasa da verirler, borç verirler, hediye ederler, tanırlar çünkü, tanınırlar. Sesleri özeldir, yükleri özel, yüzleri özel…
Seyyar satıcılar bu oyundaki rol arkadaşlarımız!” (Mustafa Avkıran)
KASSAS
İSTANPOLİ 1
Varyete 1 perde
Konsept & Yönetim: Mustafa Avkıran – Övül Avkıran [10+]
Müzik & Ses Tasarımı: Hakan Baycılı
Görüntü Yönetmeni: Barış Özbiçer
Işık Tasarım: Yüksel Aymaz
Proje Asistanı: Gökhan Avkıran, Öner Eren Arıkan, Gönül Yaşar
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Maddi Katkılarıyla.
Tarih: 1 Nisan 2010, Perşembe
2 Nisan 2010, Cuma
3 Nisan 2010, Cumartesi*
6 Nisan 2010, Salı
7 Nisan 2010, Çarşamba
Saat: 20.30 – 15:00*
Süre: Arasız 75 dakika
Tam:25 TL İndirimli : 20 TLÖğrenci: 15 TL
“İSTANBUL PORTRELERİ”Nİ
KADINLAR KENDİ HİKAYELERİ İLE ÇİZİYOR
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti için “Başka Bir İstanbul Var!” sloganıyla hayata geçirilen “İSTANPOLİ”nin üçüncü oyunu “İstanbul Portreleri”nde dünyaca ünlü Belçikalı yönetmen Micheal Laub, kendi hikayelerini anlatan 10'dan fazla İstanbullu kadını sahneye çıkarıyor.
Dünyaca ünlü tiyatro yönetmeni ve çağdaş dans koreografı Michael Laub çoğunlukla minimalist olarak tanımlanıyor. Kendisi için “Frankfurter Allgemeine Zeitung” gazetesi “anti-ilizyonist” tiyatronun kurucularından biridir” diyor. Laub son yıllarda sahnede hiç yer almamış “portre” kişiliklerini araştırıyor. garajistanbul'un İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesi İSTANPOLİ için, daha önce Hamburg Şehir Tiyatrosu'nda, Berlin'de ve dünyaca ünlü performans sanatçısı Marina Abramovic'le gerçekleştirdiği “Portre Serileri”nin İstanbul ayağını hazırladı.
Michael Laub “Portre Serileri”nin İstanbul ayağı için 2009 Ekim, Aralık ve 2010 Ocak aylarında İstanbul'a geldi. Oyun için yapılan seçmelerde 200’den fazla amatör oyuncu ile görüştükten sonra sadece kadınlarla çalışmaya karar verdi. “İstanbul Portreleri”nde İstanbul’da yaşayan 10'dan fazla kadın, kendi hikayelerini sahne üzerinde seyirciyle paylaşıyor.
Belçikalı yönetmen Michael Laub tarafından birkaç yıl önce; oyuncu, dansçı ve amatör katılımcılarla geliştirilen “portre” fenomeni odaklı konseptte “Portre Serileri”, gerçek ile kurgu ve sahtelik ile özgünlük arasındaki ilişkiye dikkatleri çekiyor. “Bir portre yaratmak” kişinin kendisini bir rol veya karakter olarak sahneye yansıtması şeklinde tanımlanıyor.
Sahneye adapte edilmiş canlı portreler fikri, ilk olarak 2002 yılında Hamburg Schauspielhaus oyuncularının altışar dakikalık portrelerinden oluşan bir oyunun ( Portraets 360 Sek) sahne almasıyla ortaya çıktı. Daha sonra tiyatro mübaşiri, tiyatro yönetmeninin şoförü ve temizlikçi gibi diğer tiyatro çalışanları da bu konsepte katıldı. Bu tür bir düzenleme Remote Control Productions’ın profesyoneller ve daha önce hiç sahneye çıkmamış amatörleri bir araya getirdiği kendine has oyuncu kadrosunu oluşturdu. Laub’un amacı, birbirinden bağımsız 14 karakteri sahnede sergileyerek kurumun da bir çeşit portresini oluşturmaktı.
Remote Control Productions ile yaptığı çalışmada Portre serilerine farklı açılardan, ama bilindik biçimsel yapılarla yaklaşılabileceğini fark eden Laub, karakterlere ait kişisel günlük yazılarından tutun da ev yapımı videolara kadar tamamen yapay veya gerçek kişisel malzemeleri projenin bir parçası olarak kullanıyor.
garajistanbul tarafından yapımcılığı üstlenilen “İstanbul Portreleri / aktris adayları ve aktrisler”, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın desteği ve Remote Control Productions’ın işbirliği ile yapılmaktadır. Projenin olası serisel niteliği sanatçının ilgisini çekmekte ve 2010 yılında ek olarak Rotterdam’da da portre projeleri yapımları planlamaktadır.
İSTANBUL PORTRELERİ
İSTANPOLİ 3
Konsept ve yönetim : Michael Laub / www.michael-laub.com
Dramaturji ve Seçmeler : Astrid Endruweit
Işık Tasarım: Nigel Edwards
Teknik Yönetmen: Jochen Massar
Ses Tasarım : Ata Güner
Remote Control Yapım Yönetimi : Claudine Profitlich
Yapım Amiri: Aslı Demir
Yönetmen Yardımcısı: Ebru Karaca
Proje Asistanları : Ufuk Tan Altunkaya & Thomas Schütt
Oyuncular (Başkalarının yanı sıra):
Ahu Güral
Aslı Bostancı
Ayşe Burcu Eren
Berrin Karabaş
Dilşah Demir
Filiz Altıntaş
Günce Miraç Dizman
Makbule Tüzüner
Sare Ciğdem Tekelioğlu Demir
Seher Şentürk
Sevgi Keskin
Videodaki oyuncular:
Perihan Kurtoğlu
Zeynep Gülçin Yurdabak & Serpil Semra Yurdabak
Tarih: 28 Nisan 2010, Çarşamba (Prömiyer)
29 Nisan 2010, Perşembe
30 Nisan 2010, Cuma
Saat: 20.30
Tam:25 TL İndirimli : 20 TLÖğrenci: 15 TL
NİSAN’DA HİSTANBUL İLE ZEMİN ETÜTLERİ
GARAJİSTANBUL’DA
Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran[10+]’ın tasarladığı, Kemal Gökhan Gürses’in yazdığı, çizdiği ve seslendirdiği, Memet Ali Alabora ve Sibel Tüzün’ün baş rollerini oynadığı Histanbul Nisan'da garajistanbul'da sezonun son oyunları ile sahnede. Kaçırmayın!
İstanbul’da zemin etütleri yapan jeolog Ali Bora (Memet Ali Alabora) Gel Gel Tepe’de, sokak arasında bir kadınla karşılaşır. Karakol’da kadının adının İstanbul (Sibel Tüzün) olduğunu öğrenir. Bu kadının İstanbul mu, yoksa bir tahayyül mü olduğunu anlaması için İstanbul’un yeni yedi tepesini dolaşması gerekir. Ali Bora İstanbul’un yeni yedi tepesinde (Gel Gel Tepe, Tepegir, Sultantepe, Entepe, Teneketepe, Konstantepe, Titrektepe) İstanbul isimli kadını takip ederken, bir yandan da büyük bir depremin beklendiği şehrin zemin etütlerini yapar. Seyirci de Ali Bora ile birlikte İstanbul’un kültürel zemin etüdüne tanıklık eder.
Oyun boyunca Alabora ve Tüzün’e eşlik eden diğer bütün kişiler Kemal Gökhan Gürses’in çizdiği ve seslendirdiği çizgi karakterlerdir. Polisinden, tinercisine, patronundan, güvenlik görevlisine, kabadayısından, sokak serserisine İstanbul’un tüm renkli kişilikleri çizgi karakterler olarak sahnedeki oyuncularla konuşurlar.
Sibel Tüzün’ün İstanbul için yazılmış şarkıları yeniden yorumladığı ve İstanbul’u oynadığı Histanbul, bizi yok olmayı bekleyen bir şehrin müzikal yolculuğuna çıkarıyor. Şubat ayında seyirci ile yeniden buluştuğu andan itibaren büyük ilgi gören bu gösteride şarkılar, şiirler hep İstanbul için söylenmiş ama, acaba hangi İstanbul için?
Bizim Histanbul yeni tepeleri ve yeni hikayeleri ile toprakları çiğnene çiğnene iğdiş edilmiş bir kentin karmaşasında depremin tedirginliğiyle ilerliyor.
Histanbul
garajistanbulpro 2008
Yazan-Çizen-Seslendiren: Kemal Gökhan Gürses
Tasarlayan-Yöneten: Övül Avkıran-Mustafa Avkıran [10+]
Müzik Tasarım: Evrim Demirel
Işık Tasarım: Yüksel Aymaz
dj & vj: Ata Güner
Proje Asistanı: Öner Eren Arıkan
Video: Cem Barışcan
Montaj: Nail Pelivan
Işık kumanda: Turan Tayar, Tugay Boz
Ortak Yapım: [10+], Kosmopolis Rotterdam
Oynayanlar: Memet Ali Alabora, Sibel Tüzün, Evrim Demirel, Ata Güner
Tarih: 13 Nisan 2010, Salı
14 Nisan 2010, Çarşamba
15 Nisan 2010, Perşembe
16 Nisan 2010, Cuma
Saat: 20.30
Tam:25 TL İndirimli : 20 TLÖğrenci: 15 TL
ERKEĞİN ERKEĞE AŞKINI ANLATTIĞI
BİR YENİ OPERA,
DAR-ÜL LOVE*
İstanbul’un arka sokaklarında saldırıya uğramış bir travesti ölüm döşeğinde,
Aladdin Keykubat’ın iç oğlanı Hamel ile olan aşkını anlatıyor. Bu yeni operada Kapsül’ün elektro-akustik müziklerini Kontrtenor Nuri Harun Ateş seslendiriyor.
Dar-ül Love Yeni Opera’nın Türkiye'deki ilk ve tek örneği. Kontrtenor (kadın sesi ile şarkı söyleyen erkek, ‘erkek alto’) Nuri Harun Ateş’in anlattığı bu hikayede İstanbul’un kirli ve köhne sokaklarından Anadolu Selçuklu devletine uzanan bir aşk hikayesi anlatılıyor. Bu hikayede Aleaddin Keykubat ile içoğlanı Hamel’in hayali aşkı konu ediliyor.
Dar-ül Love’ı Ali Cem Köroğlu’u tasarladı. “Basit Bir Ev Kazası” oyunun da yazarı Murat İpek yazdı. Bu yeni operanın müziklerini elektro-akustik müziğin önde gelen temsilcilerinden Kapsül yaptı. Dar-ül Love’da bir travesti, seyirciye İstanbul sokaklarında uğradığı saldırı sonucu, komada gördüğü ölüm ve aşk dolu rüyasını aktarıyor. Travestiyi canlandıran kontrtenor Nuri Harun Ateş erkekler arası aşkı hem oyunuyla hem de söylediği şarkılarla anlatıyor. Kapsül’ün elektro-akustik müziğinin üzerine opera tekniği ile söylediği şarkılar seyirciyi farklı bir deneyime sürüklüyor.
Dar-ül Love dünya prömiyerini Mayıs 2009’da Hollanda - Rotterdam Opera günlerinde yaptı. 2009 Haziran'da ise sahne ile imajın buluştuğu festival TEMPS D'IMAGES'da sergilendi. Bu iki önemli festivalin ardından Dar-ül Love yeniden garajistanbul’da.
DAR-ÜL LOVE
garajistanbulpro 2009
Yeni Opera
Tarih: 17 Nisan 2010, Cumartesi*
Saat: *15:00 - 20.30
Süre: 60 dk
18 yaşından büyükler için
Konsept & Yönetim: Ali Cem Köroğlu
Yazan: Murat İpek
Müzik & Ses Tasarımı: Kapsül (Armağan Kulualp,Burak Şentürk,Hakan Baycılı)
Işık & Sahne & Kostüm Tasarım: Ali Cem Köroğlu
Video Tasarım: Emre Can
Performans: Nuri Harun Ateş
Ortak Yapımcı: Opera Days Rotterdam
KREK TİYATRO TOPLULUĞU
HER PAZARTESİ GARAJİSTANBUL'DA “BAYRAK”A DEVAM EDİYOR
Berkun Oya'nın yazıp yönettiği Bayrak Mart ayı boyunca her Pazartesi garajistanbul’da. Geçen sezon garajistanbul'da başlayan oyun, Şubat ayından itibaren yeniden garajistanbul’da seyircisi ile buluştu.
Bayrak Mart ayında devam ediyor.
“Oltalar suyun altinda karisti” dedi, “beni affedecek misin” dedi, “affedebilecek misin!”*
*Oyundan alıntı
Bayrak
Krek Tiyatro Topluluğu
Yazan & Yöneten : Berkun Oya
Işık : Cem Yılmazer
Dekor & Kostüm: Berkun Oya
Oynayanlar : (alfabetik sıra ile)Ali Atay, Ayten Uncuoğlu, Bartu Küçükçağlayan, Canan Ergüder, Köksal Engür, Okan Yalabık, Uluç Özkök
Tarih: 05 Nisan 2010, Pazartesi
12 Nisan 2010, Pazartesi
19 Nisan 2010 ,Pazartesi
26 Nisan 2010, Pazartesi
Saat: 20.00
Tam:25 TL İndirimli : 20 TLÖğrenci : 15 TL
aHHval GARAJİSTANBUL'DA
aHHval(Ahval: Haller, Vaziyetler, Oluşlar),
tarihin sivil ve kişisel bir noktadan yeniden yazımı ile ilgileniyor.
Bu çalışmada tarih denildiğinde bir önceki saati de içeren “geçmiş an”ı; sivil ve kişisel nokta denildiğinde de otonom algı ve direnişin dahil edildiği bir oyun oynama biçimi kast ediliyor.
Lastik atladığımız, yakan-top oynadığımız ve deniz kabuğundan kolyeler yapıp sattığımız yıllar oldu. Üniversitelerde, “idam cezasını” tartıştığımız müzakereler yaptık. Bayramlarda, yeni kıyafetleri heyecanla bekledik, “yerli malı haftası”nda süt içtik, fener alaylarına katıldık. Büyürken, memelere kapak kapatıldı. Sokaklarda karartmalar oldu, benzin istasyonlarında kuyrukta bekledik, “bu işyerinde grev var” cümleleriyle okumayı sökenlerimiz vardı. Lale işkembecisinin önünde silahlar patladı. Elektrikli radyoları açıp, biraz ısınmasını bekledik. Eteklerin içine jüponlar giyildi. Çok hızlı çekirdek yendi. Sinek telleri ile karasinekler avlandı. (Bir zamanlar oldu, bir zamanlar olmadı. Engelli iğneler ve muntazam yaralar belirdi. Muhtelif yalanlar söylendi, muhtelif oyunlar oynandı)
Hamiş: Bu çalışma, tarihin sivil ve kişisel bir noktadan yeniden yazımı ile ilgilidir. Tarih dediğimizde bir önceki saati de içeren “geçmiş an”ı; sivil ve kişisel nokta dediğimizde de otonom algı ve direnişi dahil ettiğimiz bir oyun oynama biçimini kast ediyoruz. Sanırız böyle. Aslında bazı noktalar hala muallak. Hatta allak bullak.
Hareket Atölyesi
aHHval / cirCUMstances
(Ahval: Haller, Vaziyetler, Oluşlar)
Tasarlayan ve Sahneleyen: Hareket Atölyesi
Sanat Yönetimi: Zeynep Günsür
Hareket Yönetimi: Deniz Olgay Yamanus-Ece Ulutan
Işık Tasarımı: Alev Topal
Ses Tasarımı: Tolga Yüceil
Kostüm Tasarımı: Deniz Olgay Yamanus-Leyla Okan
Teknik: Arda İpek
Prodüksiyon: Nnaco
Hareket Atölyesi: Deniz Olgay Yamanus, Dizem Kaftan, Ece Ulutan, Gizem Soysaldı, Gülsu Aren, Kaan Yüceil, Leyla Okan, Altug Ozsoydas, Nilgün Günsür, Özden Çetin, Sibel Günsür, Zeynep Günsür
Referanslar: Hareket Atölyesi Hafızası /Sözlü Tarih, Tanıl Bora / Türkiye’nin Linç Rejimi, H.E. Adıvar /Mor Salkımlı Ev, Tezer Özlü / Çocukluğun Soğuk geceleri, Feroz Ahmad /Bir Kimlik Peşinde Türkiye , Zeynep Sayın /İmgenin Pornografisi, Metin Erksan / Time of Love (1965, film)
Tarih: 07 Nisan 2010, Çarşamba
08 Nisan 2010, Perşembe
09 Nisan 2010 ,Cuma
Saat: 20.00
Tam:25 TL İndirimli : 20 TLÖğrenci : 15 TL
AUDİVİTE CONNECTİON
garajistanbul’da konser vakti
gelince Nisan ayında Audivite Connection dinlenir.
Auditive Connection grubu, müziğiyle geleneksel ezgilerden, caza, güncel müzikten
serbest doğaçlamaya kadar açık vizyonuyla izleyenlere orijinal bir yolculuk sunuyor.
Grubun kurucu üyesi ve viyolonselcisi Anıl Eraslan’ın bestelerinden oluşan programının
yanı sıra anadolu ezgilerine ve şiirlerine de çağdaş yorumlar katan grup, basit ve derin
melodiler, buna eşlik eden elektronik sesler ve sağlam bir ritmik alt yapısı ile kendi
müzikal dilini geliştiriyor.
Viyolonsel, kompozisyon:Anıl Eraslan
Ses:Jeanne Barbieri
Elektronik gitar:Maxime Roncart
Perküsyon ve elektro:Olivier Maurel
Tarih: 18 Nisan 2010, Pazar
Saat: 21:00
Tam: 25 TL
0 yorum:
Yorum Gönder