Jeff Bridges'a karşı her zaman sempati beslemişimdir.Hatta The Big Lebowski'den sonra bu sevgi daha da artmış, tavan yapmıştır bende. Babam gibi severim neredeyse kendisini. Geçtiğimiz günlerde En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını almıştı,onun almasını o kadar çok istiyordum ki, o kazanınca onun kadar sevindim.(yok bu fazla abartı oldu ama baya sevindim.)
Crazy Heart'ı yeni izleme fırsatı buldum, izlemeden önce geçtiğimiz senenin Wrestler'ının hikayeseni bu sefer bir şarkıcı üzerinden anlatmışlar gibi yorumlar okumuştum ama izledikten sonra kesinlikle öyle olmadığını söyleyebilirim. Bir kere sadeliği ve durgunluğuyla bile Wrestler'ı katlayacak bir film. Filmde tekrar güzel şeyler yaşamak isteyen hayata asılmak isteyen bir country şarkıcısının dokunaklı öyküsü anlatılıyor. Kendini alkole vermiş, 20 küsur yıldır çocuğunu görmemiş, eski eşinin halinden bir haber olan ve artık müzik kariyerinde de batmaya doğru ilerleyen bıkmış bir adamın tekrar aşkı bulması ile arınmaya başlaması, hayata tutunması ve müzikal anlamda da iyi şeyler yapmaya başlaması söz konusu oluyor. Yani izlerken başlarda üzüldüğünüz adam adına sonraları yavaş yavaş mutlu oluyorsunuz.
Filmin müziklerine gelince Jeff Bridges'ın bu kadar güzel bir sesi olduğunu bize daha erken göstermeleri gerekirdi yapımcıların. Ayrıyetten Collin Farrel için de aynı şeyi söyleyebilirim. Country için biçilmiş kaftan sesleri varmış ikisininde. Besteler de çok güzel olunca süper bir soundtrack albümü çıkmış ortaya ki o da en iyi müzik ödülünü almadan edememiş. Tabi ki hakkıyla.
Neyse efendim şöyle biraz rahatlamak, biraz burulmak, biraz eğlenmek istiyorsanız bu filmi mutlaka izleyiniz. Bi' kere Jeff Bridges var, sırf onun için bile izlenir. Selamethle...
0 yorum:
Yorum Gönder